Aslında en başta erkekler üzerine kapsamlı bir yazı yazmak
istiyordum. Ama yaptığım istatistiklere göre; uzun, başlığı güzel olmayan ve de
konusu yeterince ilgi çekici olmayan yazılarım pek okunmuyor. O yüzden kapsamlı
bir yazı yazmayacağım. Erkekler hakkında derinlemesine konuşmaya başlarsam, o
yazı değil, V.C. Andrews serilerine döner…
Son zamanlarda, bir arkadaşım vasıtasıyla, “duygusal”
erkek kavramının dibi ile tanıştım. Yani şaşkınlığımı ne siz sorun, ne de ben
söyleyeyim. Şimdi, bazılarınız “Ne var
yani? Erkek duygusal olabilir.” Diyorsunuz, duyuyorum. Hele de bazı erkek
arkadaşlarım :) Ama bu bahsettiğim dibi oğlum dibi! Hani biskolatadaki yaprak
altında gitar çalmayı seven türden değil… İstediği şeyi elde edemeyince hayata
küsen tip bu… Bir kızla konuşurken, kız “Bir şeylerin olmayacağını,
ilerlemeyeceğini” söyleyince, kızı hayatından; ‘bir bardan yaka paça atılan
abaza herif’ gibi çıkaran erkek bu. Böyle sırf gönderme olsun diye sosyal
medyadan uzun uzun Orhan Gencebay’ın şarkı arası konuşmaları tadında yazılar
yazıp kıza alenen mesaj yollayan türden! Facebooktan falan silen cinsten!
Allah’ım! Ben alışkın değilim abi! Hele de, tanıdığım erkekte bu davranışları
görünce dumura uğruyorum. Sonra “Oha lan, ben bu çocuğu tanımamışım ki?!”
diyorum. Kızlara duygusal derler bir de; ‘Yok sürekli ağlıyor, yok ben böyle
deyince vikvikleniyor.’ Erkekler duygusallık konusunda çok daha vahimler! Yani bu
şey gibi bence; erkeklerin kızlardan daha fazla dedikodu yapması gibi.(Böyle
bir şey de harbiden var hiç tartışmayalım şimdi! Kanıtlarla sabitlendi bu
durum!)
Ben genelde erkekleri şöyle tanıdım(Yani tanıyordum): Bir
kızla konuşmaya başlar, güzel bulursa flört eder, sonra telefon
çıtırdaşmalarına geçilir, “buluşalım mı vehehehehe” diye baskı kurar, sonra da
eğer ilişki olursa olur, olmazsa olmaz. Erkek bu kafadadır. Ama bir ilişkiyi;
“buluşalım mı veheheheh” evresinden sonra, istemeyen taraf kız olursa,
“amaaaaaaağn Allah!”mış, durum… Ben daha hiç şahit olmadım, genelde şutlanan
taraf oldum. Ya da ben istemediysem de hiç gelip beni darlamadılar “Nolur
deneyelim Sezgicancığım bize bir şans veeeeğr” diye, “Eeeh be s****r git!!!”
oldular hep.(bu kısım kızın cazibesi ile de alakalı olabilir ya da başka bir
şey neyse bilemedim şimdi) Amaaaa neler
gördüm, neler neler neler gördüm. Bir mesajlar… bir yazılar… Sırf bir ilişki
geleceği görülmedi diye “Tamam artık görüşmeyelim, eğer sen sevgilim
olmayacaksan hayatımda olma dayanamıyorum” demeler. Facebooklardan
silmeler…(Abi facebooktan silmek nedir yahu, bak onunla ilgili de bir yazı
yazayım ben bir gün, ne boş bir iştir. Ne ergen bir iştir) Neyse, ben trip atan erkeğe alışkın değilim,
alışamıyorum, alışmak istemiyorum! Erkek reddedilmeye bir kızdan daha fazla
tepki göstermemeli! Ego meselesi değil buradaki olay! Kesinlikle değil. Zaten
ego meselesi yapan adam çapkındır, uzun süreli ilişki aramaz, tek derdi
listesine yeni “chick”s eklemektir. Buradaki gereksiz duygusallık! Aşık olmuş
olabilirsin, anlarım ama; aşık olmuş bir kız(normal bir kız) bir kez reddedildikten sonra;
-Seni istemiyorum Banunaz, biz sevgili olamayız.
-Ama Berkecan, bir deneseydik? Belki olurdu? Çok ortak
yönümüz var. Mutluluk sarhoşluğundan ölebiliriz.
Demez!!! Adabıyla
reddedilmenin verdiği acıyı en yakın arkadaşı ile paylaşır. Twitterına özlü söz
yazar. 1 hafta sonra biter bu sendrom. Bu kadardır. Bir erkek de bundan fazlası
olmamalıdır! Hatta erkek lütfen twittera reddilme ile ilgili özlü söz de
yazmasın! Facebook’u gözünde büyütmesin! Duygusallık sadece hayvanlara işkence
yapıldığında ve Angelina Jolie’nin filmlerde öldüğü sahnelerde kalsın erkekler
için.(Bi de sevgilinizle baş başa kaldığınızda, hatta özellikle yatakta ilk
kısımlardayken duygusal olunuz.) Olur mu? Olmaz mı? Hı?
Dip not:Lütfen yazı konusu “eski sevgili” durumu ile
karıştırılmasın. “En az 1 yıllık” sevgilisinden ayrılmış erkeğin acı çekmesine
hak veririm çünkü, özellikle de terk edilmişse. Ben sadece ilişki başında
reddedilmiş erkekten bahsettim. Yani eleştirileri ona göre alayım o.O