sıkıcı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sıkıcı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Haziran 2012

Sıcaktan Ne Dediğimi Biliyor Muyum Ben???

İzninizle ben bugün biraz yakınmak istiyorum. (Sanki hiç yapmadığım şey)

Bu sıcak yaz günlerinde herkesin dolup taştığı konular var bir sürü bir sürü. Ucundan değinmek gerekirse;

Yazın çalışmak istemiyorsunuz. Sıcak olsun istemiyorsunuz. İşten geç çıkmak istemiyorsunuz. Sabah kalkmak istemiyorsunuz. Güneşlenirken pişmemek istiyorsunuz. Patronunuz sizi kırmızı halı ile karşılasın istiyorsunuz. Çok paranız olsun istiyorsunuz. Yaz okulu olmasın istiyorsunuz. Hocalar bütünlemelere bırakmasınlar istiyorsunuz. Okulda öğrendiğiniz gereksiz şeylerle kafanızı doldurmak istemiyorsunuz. Sevgiliniz sizi hem kıskansın hem çok kıskanmasın istiyorsunuz. Sevişmek istiyorsunuz sarılıp uyumak istiyorsunuz ama sıcaktan uyuyamıyorsunuz bile. Memeler özgür kalsın istiyorsunuz. Kızların bıyıkları erkeklerin kol altı kılları olmasın istiyorsunuz. Her istediğiniz anında olsun istiyorsunuz. Bilgisayar başındayken bilgisayarın ısınmamasını istiyorsunuz. Sıktığınız deodorantların gerçekten terlemeyi önlemesini istiyorsunuz. Kilo almak istemiyorsunuz, hatta yiyip yiyip fit kalmak istiyorsunuz. Erkekler işerken etrafa sıçratmasın, filmler mutlu sonla bitsin, ayrı kalanlar kavuşsun istiyorsunuz. Sevgililerinizin eski sevgilileri yeni sevgili bulsun istiyorsunuz. Bütün gün TV başında yarı uyur vaziyette zap yapmak istiyorsunuz. Anneniz sizi anlasın her şeye “he” desin istiyorsunuz. Bulaşıklar birikmesin kediniz yere işemesin istiyorsunuz. Kendi takımınız her sene şampiyon olsun, facebook profiliniz zaman tüneline geçmesin istiyorsunuz. Buralara yaz günü kar yağsın, İstanbul’dan İzmir’e ışınlanmak mümkün olsun istiyorsunuz(Tabii bu daha geniş coğrafyalara da yayılabilir). Tırnaklarınız kırılmasın, ojeleriniz çıkmasın, kimse doğum gününüzü unutmasın, herkes sizi sevsin, her şey sizin çıkarlarınıza göre olsun istiyorsunuz. Yalnızlık bitsin, “yalan rüzgârı” hiç bitmesin istiyorsunuz. İnsanlar yalan söylemesin, pandalar ölmesin, fok balıkları yalnız olmasın istiyorsunuz.

Bir de şu an bu liste daha fazla uzamasın istiyorsunuz gibi hissettim. Benim de bunların arasında birkaç temennim var tabii. Hatta fazladan şeyler de olabilir. En zoru da yalnızlık be gardaş. Sıcak yaz günlerinde herkes bir elinde çanta diğer elinde ayfon, kolunda manita kendini havuzlara atarken, ben burada oturmuş yazı yazıyorum. Bütün kış fakirlikten yakınıp şimdi 5 yıldızlı otellere tatile giden insanlara sesleniyorum; “Bizi iyi uyuttunuz hacı, helal olsun valla. Peeh!”

Açarım Assassasin’s Creed’imi, oynarım ben de. Zalimin zulmü varsa, sevenin Desmond Miles’ı var. Tavsiye de ederim herkese, çok güzel oyun. Hele de hanımlar! Erkeklerin kalbine giden yol, ayağınıza geldi! 5 dakikada yapılıyor, hemen teslim ediliyor. Futbol sizi bayıyorsa, bilgisayar oyunlarına yönelin, konuşacak ortak nokta yaratmanın yolu çoook. Neyse vaaz vermeye gelmedim bugün. Özellikle yakınmaya gelmiştim.

Twitter’da Facebook’ta paylaştığınız tatil resimlerine alıştım, üzülmeyin. Bir yerden sonra he deyip geçiyor insan. Bu kaslardaki eşik değer gibi. Nöronlarda mıydı yoksa yahu o? Pazar günü fen LYS'sine gireceğim ben bir de ya, daha kendimden haberim yok. Hof.


Bu iğrenç yazıyı okutturup, size yeterince vakit kaybettirebildiysem ne mutlu bana. Şimdi bir çoğunuz önce bana en güzel küfürleri edip sonra da benim gibi sıkılmaya devam edebilirsiniz. Size bu zorlu yaz günlerinde sessiz çalışan vantilatör, klima ve sınırsız birayla dondurma diliyorum. Esen kalın, serin yerde muhafaza edin kendinizi.