İzninizle ben bugün biraz yakınmak istiyorum. (Sanki hiç
yapmadığım şey)
Bu sıcak yaz günlerinde herkesin dolup taştığı konular var
bir sürü bir sürü. Ucundan değinmek gerekirse;
Yazın çalışmak istemiyorsunuz. Sıcak olsun istemiyorsunuz.
İşten geç çıkmak istemiyorsunuz. Sabah kalkmak istemiyorsunuz. Güneşlenirken
pişmemek istiyorsunuz. Patronunuz sizi kırmızı halı ile karşılasın
istiyorsunuz. Çok paranız olsun istiyorsunuz. Yaz okulu olmasın istiyorsunuz.
Hocalar bütünlemelere bırakmasınlar istiyorsunuz. Okulda öğrendiğiniz gereksiz
şeylerle kafanızı doldurmak istemiyorsunuz. Sevgiliniz sizi hem kıskansın hem
çok kıskanmasın istiyorsunuz. Sevişmek istiyorsunuz sarılıp uyumak istiyorsunuz
ama sıcaktan uyuyamıyorsunuz bile. Memeler özgür kalsın istiyorsunuz. Kızların
bıyıkları erkeklerin kol altı kılları olmasın istiyorsunuz. Her istediğiniz
anında olsun istiyorsunuz. Bilgisayar başındayken bilgisayarın ısınmamasını
istiyorsunuz. Sıktığınız deodorantların gerçekten terlemeyi önlemesini
istiyorsunuz. Kilo almak istemiyorsunuz, hatta yiyip yiyip fit kalmak
istiyorsunuz. Erkekler işerken etrafa sıçratmasın, filmler mutlu sonla bitsin,
ayrı kalanlar kavuşsun istiyorsunuz. Sevgililerinizin eski sevgilileri yeni
sevgili bulsun istiyorsunuz. Bütün gün TV başında yarı uyur vaziyette zap
yapmak istiyorsunuz. Anneniz sizi anlasın her şeye “he” desin istiyorsunuz.
Bulaşıklar birikmesin kediniz yere işemesin istiyorsunuz. Kendi takımınız her
sene şampiyon olsun, facebook profiliniz zaman tüneline geçmesin istiyorsunuz.
Buralara yaz günü kar yağsın, İstanbul’dan İzmir’e ışınlanmak mümkün olsun
istiyorsunuz(Tabii bu daha geniş coğrafyalara da yayılabilir). Tırnaklarınız
kırılmasın, ojeleriniz çıkmasın, kimse doğum gününüzü unutmasın, herkes sizi
sevsin, her şey sizin çıkarlarınıza göre olsun istiyorsunuz. Yalnızlık bitsin,
“yalan rüzgârı” hiç bitmesin istiyorsunuz. İnsanlar yalan söylemesin, pandalar
ölmesin, fok balıkları yalnız olmasın istiyorsunuz.
Bir de şu an bu liste daha fazla uzamasın istiyorsunuz gibi
hissettim. Benim de bunların arasında birkaç temennim var tabii. Hatta fazladan
şeyler de olabilir. En zoru da yalnızlık be gardaş. Sıcak yaz günlerinde herkes
bir elinde çanta diğer elinde ayfon, kolunda manita kendini havuzlara atarken,
ben burada oturmuş yazı yazıyorum. Bütün kış fakirlikten yakınıp şimdi 5 yıldızlı
otellere tatile giden insanlara sesleniyorum; “Bizi iyi uyuttunuz hacı, helal
olsun valla. Peeh!”
Açarım Assassasin’s Creed’imi, oynarım ben de. Zalimin zulmü
varsa, sevenin Desmond Miles’ı var. Tavsiye de ederim herkese, çok güzel oyun.
Hele de hanımlar! Erkeklerin kalbine giden yol, ayağınıza geldi! 5 dakikada
yapılıyor, hemen teslim ediliyor. Futbol sizi bayıyorsa, bilgisayar oyunlarına
yönelin, konuşacak ortak nokta yaratmanın yolu çoook. Neyse vaaz vermeye
gelmedim bugün. Özellikle yakınmaya gelmiştim.
Twitter’da Facebook’ta paylaştığınız tatil resimlerine
alıştım, üzülmeyin. Bir yerden sonra he deyip geçiyor insan. Bu kaslardaki eşik
değer gibi. Nöronlarda mıydı yoksa yahu o? Pazar günü fen LYS'sine gireceğim
ben bir de ya, daha kendimden haberim yok. Hof.
Bu iğrenç yazıyı okutturup, size yeterince vakit
kaybettirebildiysem ne mutlu bana. Şimdi bir çoğunuz önce bana en güzel
küfürleri edip sonra da benim gibi sıkılmaya devam edebilirsiniz. Size bu zorlu
yaz günlerinde sessiz çalışan vantilatör, klima ve sınırsız birayla dondurma
diliyorum. Esen kalın, serin yerde muhafaza edin kendinizi.